Altın Oran: Fraktalitenin Doruk Formu
Tufan GÜVEN

Altın oran;
evrenin, farkındalığın, aydınlanmanın, yaşam enerjisinin, yer çekiminin, alfabe ve sembolün, rengin, mikrodan makroya maddenin ve diğer tüm merkezcil ve kendi kendini düzenleyebilen kuvvetlerin kullandığı mükemmelleştirilmiş 'fraktal alan faz (dalga) uyumu' oranıdır.Peki neden özellikle altın oran, fraktalitenin en mükemmelleştirilmiş formu ya da doruk noktasıdır?
Dan Winter, altın oranın niteliklerini, "Fractal Conjugate Space & Time: Cause of Negentropy, Gravity and Perception" adlı kitabında tüm detaylarıyla vermektedir. Öncelikli olarak , altın oranın altındaki temel bilimi sağlıklı bir şekilde anlayabilmemiz için, tüm evrenin bir dalga fonksiyonu olduğunda hemfikir olmamızı öneriyorum. Tesla'nın da dediği gibi, evreni bir madde yapısı olarak değil; enerji, frekans ve titreşim üzerinden düşünmeliyiz. Başka bir deyişle dalga fonksiyonları olarak. Buradan yola çıkarak, dalga alanlarının yapısını anlamamız çok önemlidir.



Bu konuya mimari perspektiften bakacak olursak, günümüzde tüm dünyada hakim olan, kensel yaşam alanlarının geometrik yapılarına bakmamız gerekiyor. Tüm gelişmiş şehirlerde, kutu kutu mimariler görmekteyiz. Kimisi kübik, kimisi dikdörtgen ama hepsi 90 derece açılarla yapılmış mimarilerdir. Peki 90 derece açının biyolojik yaşama maksimum derecede zararlı olduğunu kaç tane mimar biliyor acaba? Sadece mimaride değil her alanda 90 derece açı biyolojiyi negatif etkilemektedir. Makro ölçekte gezegenlerin etkileşiminden tutun, mikro seviyede hücrelerin etkileşimine kadar.
Yandaki resimde, manyetik alan fotoğraflama tekniği ile çekilmiş görüntüde, 90 derece açı yapan metallerle dolu beton kolonun yıkıcı manyetik etkisinin nasıl uzandığını görebilirsiniz. **** Bizim bugün teknoloji ile erişebildiğimiz bu bilgileri binlerce yıl önce kadim medeniyetler nasıl biliyorlardı? Bugün üniversitelerin mimari bölümlerinde neden bu bilgiler hala öğretilmiyor?

Dan Winter'ın websitesinden Türkçeye çevirdiğim yandaki resimde yapı sektörü de içinde olmak üzere birçok alanda kullanılan materyellerin hangilerinin biyolojik gelişimi desteklediğini (fraktalitele kapasitelerini) görebilirsiniz. Şemada, yukarıda bulunan alanlar biyolojiyi desteklerken, aşağıdaki alanlar biyolojiyi zehirlemektedirler.

Burada dikkat çekmek istediğim bir diğer konu da, amacımızın iyi ve kötü olarak bir sınıflandırma yapmak olmamasıdır. Doğada herşey denge halindedir ve doğa tüm bu kuvvetleri etkin bir şekilde kullanmaktadır. Nasıl ki kutuplu bir ortamda bulunuyorsak, biyolojiyi destekleyen alanların olduğu gibi, bu alanların yoksunluğu da zaruridir. Başka bir deyişle biri olmadan öteki de olamaz. Aynı karanlığın aydınlığa, aydınlığın da karanlığa ihtiyacı olduğu gibi. Önemli olan bu alanları kifayetli bir şekilde tanımlayabilmemiz ve bu konudaki farkındalığımızı arttırabilmemizdir. Kanımca bu adımı atmadan bir sonraki adıma geçmemiz mümkün değildir.
Dan Winter ve ekibinin yaptığı testlerde, altın oranın, yapıcı etkileşime çözüm olduğu ve dalgalar için en yapıcı birleşim olduğu tespit edilmiştir. Aynı orandan hareket ederek, 3 boyutlu oluşumlarda bu oranı gözlemleyebiliyoruz. Örnek: Platonik cisimlerin bazıları (dodekahedron, ikozahedron), hidrojen atomunun yapısı, DNA... gibi. Burada belirtmek gerekir ki küp, tetrahedron ve oktahedron gibi platonik cisimlerin yapısı altın oranın tam tersidir. Yani enerji paylaşımından ziyade enerji birikmesini tetiklerler. 5 platonik cismin içerisinde daha önce de yazdığımız gibi sadece dodekahedron ve ikozahedronda altın oran bulunmaktadır. Fakat her bir platonik cismin de birbiri ile bağı vardır. Bu konuyu şimdilik başka bir makaleye bırakalım.

Çekim kuvveti, Einstein'in açıklamaya çalışıp başaramadığı formüllerden biridir. O, çekim kuvvetinin, sonsuz baskı alanından kaynaklandığını biliyordu. Fakat kimse ona fraktalitenin ne olduğunu söylememişti! Zira fraktalite konusu, 1975'de Polonya asıllı matematikçi Benoit Mandelbrot'un matematiksel olarak kendisini ifade etmesini bekliyordu... Yer çekimi konusuna sonra geri geleceğiz.
Istvan Hargittai'nın kitabı Beş Kat Simetri'de ******, neden tüm canlı proteinlerin temel olarak PENTAGONAL bir yapıya sahip olduğu sorulmaktadır. Bariz cevap, bu simetri/yapı, tüm canlı proteinlerin biyolojik alanını merkezcil, yani canlı tutabilmesi için gerekli olan altın oran bazlı elektrik alanını oluşturmaktadır. Pentagonun en kutsal ve kadim sembollerden biri olduğunu ve mükemmel altın oranı içinde barındırdığını da hatırlatalım. Altın oran, çok güzel elektriksel (negentropik -entropinin tersi) bir sebepten dolayı, güzelliğin de tanımlayıcısıdır.
Altın oran, evrende hem aritmetik hem de geometrik orana sahip tek orandır. Lütfen son cümleyi tekrar okuyun. Evet, iki orana da sahip başka bir sayı mevcut değildir.
Örnek: .618... , 1.0 , 1.618... , 2.618... , 4.236...
Yukarıdaki altın oran serisinde herhangi yanyana iki sayıyı topladığınızda bir sonraki sayıya ulaşırsınız. Bu aritmetik orandır. Seri içerisindeki herhangi bir sayıyı alıp 1.618 ile çarptığınızda (yine) bir sonraki sayıya ulaşırsınız. Bu da geometrik orandır. Altın oran, SADECE hem aritmetik (toplamalı) hem de geometrik (çarpmalı) orana sahip değil, AYNI ZAMANDA, dalga mekaniği ve elektrik fiziği açısından da dramatik ve fazlasıyla gözden kaçmış anlamlara sahiptir. Çünkü, fizik ve felsefedeki birçok problem ve sır, en temelde, sonsuz ve yıkıcı olmayan (yapıcı) baskı problemine dayanmaktadır.
Altın oranı, sadece dünya üzerindeki canlı yaşamda değil, evrenin her bir seviyesinde gözlemleyebiliyoruz. Hidrojen atomunda, canlı proteinlerde, DNA'da, insan vücudunda ve bitki örtüsünde (Fibonacci serisi aracılığı ile), güneş sistemindeki gezegenlerin yörüngesel ilişkilerinde, ve evrenin yapısında. Burada yazılanların hepsi ve fazlasıyla ilgili altın oran bağlantısını gösteren çalışmalar mevcuttur. Örnek olması açısından evren ve altın oran bağlantısını bir inceleyelim.

Madde ve karanlık madde yanılgısını, baskı ve baskısızlık olarak değiştirmek, bilimsel anlayışı ileriye götürecektir. Baskı sisteminin mekanizmasını anlamak, karanlık madde gibi gereksiz konseptlere olan ihtiyacı da ortadan kaldıracaktır.
2003 yılında Nature dergisinde yayınlanan araştırmada, evrenin yapısını anlamak için yapılan testler izah edilmiştir. Güneş sistemimizin dışında (Oort bulutu dışında) bulunan kozmik mikrodalga ışınlarının haritalaması ile çıkarılan evrenin haritasındaki ısı farkları gözedilerek oluşturulan madde yoğunluğu (galaksi yoğunluğu) haritası, farklı geometrik ve platonik sistemler ile ilişkilerinin olup olmadığı test edilmiştir. Yapılan testlerde, hiçbir geometri ve form bu ilişkiyi göstermezken, dodekahedron formunun evrenin yoğunluk haritası ile bire bir üstüste oturduğu saptanmıştır.

Tekrar gelelim Nature dergisine. Evrenin yapısını, dodekahedron ile açıklayabiliyorlar fakat bu formun altın oran bazlı fraktal yapısına hiçbir şekilde değinmiyorlar. Çünkü bunu da söyleseler, en kadim sırlardan birisini açıklamış olacaklar. Fakat bu bilgiyi de farklı yerlerde bölük pörçük vermeyi ihmal etmiyorlar…
New Scientist dergisi kapağına, “Fraktal Evren” haberini ve resmini koyabiliyor. Fakat hiçbir zaman tüm parçaları birleştirip, bir bütün olarak birarada insanlara vermeyecekler. O zaman global politikaya ters düşmüş olurlar. Herkes evrenin yapısını, bunun altındaki bilimi öğrenirse, bütün sistemler sallanmaya başlar. Herkes inancını sorgulamaya başlar. Tabiki amacımız kimsenin inancını değiştirmek değil fakat gerçek bilimin, bugüne kadar saklanan bilimin er geç ortaya çıkacağını düşünüyorum. Bu bilim Türkiye’de ilk kez “Fraktal Alan Bilimi” kapsamında izah edilmektedir. Daha önceki makalelerde de farklı perspektiflerden bu konuya değinmiştik.

Fraktal alan bilimininin etkilerini sadece fizikte değil, ruhsal alanlarda da net olarak deneyimlemekteyiz. Daha ileriki yazılarımızda bu konulara da değineceğiz fakat şimdilik kısa bir giriş yapıp, diyebiliriz ki; ruhun ihtiyacı olan, enerji alanını geliştirebilmesi, içinde var olduğu alanların ne kadar fraktal olabildiğine dayanmaktadır. Yani fraktal olmayan alanlar enerji alanınızı zehirlerler.
Bunun için:
• İçinde bulunduğunuz şehir ya da köy (Doğal malzemelerden yapılmış olmalı, altın orana dayalı mükemmel manyetik baskı alanları oluşturulmalı)
• Yediğiniz yemek (Endüstriyel yemek, GDO, kızgın DNA, monokültür olmamalı)
• Soluduğunuz hava (temiz olmalı)
• Konsantre olduğunuz düşünce ve duygularınız (paylaşıma açık olmalı)
• Zaman içerisindeki hareketleriniz ve kararlarınız (fraktal akış ile uyumlu olmalı)*******
Yukarıdaki her bir madde için söylenebilecek çok şey var. Kısaca, hayatımızda kararlar alırken, aura alanımızın hijyenini düşünmemiz, bizi kaliteli bir hayatın (realitenin) standartlarına taşır.
Anlaşılıyor ki, insanoğlunun ilk sırrı; fraktalite ve altın oranı, birbirleri ile olan ilişkilerini ve evrendeki tüm dinamikleri nasıl yarattıklarını tekrar keşfetmenin vakti geldi. Bu bilimin sırlarını ve gizemini beraber çözmeye ve hayatımıza nasıl entegre edebileceğimizi öğrenmeye davet ediyoruz sizleri. Bu konuda detaylı bilgilerin paylaşıldığı (Fraktal Alan Bilimi adındaki) Facebook grubumuzu takip edebilirsiniz.
* http://fractalfield.com/mathematicsoffusion/
** Gas Discharge Visualisation - Gaz Salınım Görüntüleme cihazı
*** http://goldenmean.info/architecture/
**** http://goldenmean.info
***** https://tufanguven.wordpress.com/hipnoz/
****** Fivefold Symmetry
******* https://www.amazon.com/Spiral-Calendar-Effect-Financial-Markets/dp/0932750214