Gurdjieff’le Röportaj

Gurdjieff’in Fransa’da kurduğu İnsanın Uyumlu Gelişim Enstitüsüne 1923 yılında Londra’dan, Ouspensky tarafından birçok İngiliz gönderildi. İngilizler Bay Gurdjieff’e bazı sorular sordular. A. R. Orage ve Olga de Hartmann, Bay Gurdjieff’e çevirmenlik yaptılar ve aşağıda görülen soruları ve yanıtları kaydettiler.
Yanıt: Şu kısa süre içinde buradaki öğrenciler tarafından elde edilen sonuçlar
bakımından, her şeyden önce şunu söyleyebiliriz:
1. Sağlıklarındaki iyileşme: Bunun anlamı, sahip oldukları kronik
hastalıkları iyileştirmek için bir temel oluşturulduğudur. Şunlar ise örnek
olabilir: obeziteden kurtulma, zayıf hafızalarının güçlenmesi ve düzensiz
sinirlerine düzen getirilmesi.
2. İkinci sonuç ufuklarının genişlemesidir. Genelde, insanların hayata dair
çok dar bir bakış açısı vardır; sanki onları daha fazlasını görmekten alıkoyan
at gözlükleri takmaktadırlar. Burada, çalışmanın yeni koşullarının büyük
çeşitliliği ve diğer pek çok başka şey sayesinde bu görüş alanı, sanki yeni bir
ufuk elde edilmişçesine genişlemiştir.
3. Yeni bir ilgi yaratılmıştır. Buraya gelen insanların büyük çoğunluğu
hayata dair ilgilerini yitirmişlerdi. Bunun bir nedeni, hayata yönelik
böylesine dar bir bakış açısına sahip olmalarıydı. Burada, onlar için yeni bir
ilgi doğdu. (Bay Gurdjieff, bu sonucun en
önemli sonuç olarak vurgulanması
gerektiğini söyledi.)
Burada olmaktan dolayı insanlar tarafından elde edilen sonuçların binlerce
örneğini sıralamak mümkündür ama sonuçların çoğu, bu üç temel sonuçtan
doğmaktadır; bu nedenle, bunları sıralamak önem taşımaz.
Enstitü çok kısa bir süredir var olduğu için beklediğim sonuçlara
ulaşabilecek bazı öğrenciler daha yeni yeni ortaya çıkmaya başladı. Ama genel
olarak söylersek, kendini kusursuzlaştırmanın sınırı yoktur ve bu nedenle, her
bir edinim yalnızca geçici bir durumdur. İnsanlar dış hayatlarında Enstitüye
bağlı değillerdir. Herhangi bir sosyal rolü oynayabilir, herhangi bir işi
yapabilir, yaşamın getirdiği herhangi bir şeyle meşgul olabilirler. Pek çok
kişi aynı anda hem bağımsız yaşamlarını hem de Çalışma’yı sürdürmektedir. Fark
ancak şuradadır: kişi eğer önceden iyi bir ayakkabıcıysa, Enstitünün öğrencisi
olarak ve öğrenmeye devam ederek farklı bir ayakkabıcı olacaktır; kişi eğer bir
rahipse farklı bir rahip haline gelecektir.
Soru 2: Enstitü öğrencilerinin başlangıçta içine düştükleri umutsuzluğu nasıl
açıklıyorsunuz?
Yanıt: Enstitüde var olan bir ilkeyi size hemen söyleyeceğim ki bu umutsuzluk
dönemi sizin için açık hale
gelebilsin.
Bir insan genellikle “yabancı” zihinle yaşar. Kendi fikrine sahip değildir
ve başkalarının ona söylediklerinin tesiri altındadır. (Bir kişi hakkında başka
birinin söylediği kötü şeylerden dolayı kötü düşünen bir adam örneği verildi.)
Enstitüde kendi zihninizle nasıl yaşayacağınızı, nasıl aktif olacağınızı, kendi
bireyselliğinizi nasıl geliştireceğinizi öğrenmek zorundasınız. Buraya, Enstitüye
pek çok insan, yalnızca “yabancı” zihinleri sebebiyle gelir; Çalışma’daki kendi zihinlerine hiç ilgi
duymazlar.
İşte bu nedenle, bir insan Enstitüye geldiğinde, onun için kasten zorlu
koşullar oluşturulup her türden tuzak hazırlanır; böylece, kendi ilgisinden
dolayı mı, yoksa başkalarının ilgilendiğini duyduğu için mi gelmiş olduğunu
kendi başına bulabilir. Onun için hazırlanmış dış zorlukları dikkate almadan
ana hedef için çalışmaya devam edebilir mi? Ve bu hedef onun içinde mevcut mudur?
Bu yapay zorluklara artık ihtiyaç kalmadığında artık o kişi için oluşturulmaz.
Yaşamdaki umutsuzluk dönemleri aynı sebepten dolayıdır. İnsan “yabancı” bir
zihinle yaşar ve ilgisi kazara, bazı dış tesirlere bağlı olarak uyanır. Tesir
sürdüğü sürece o insan hayli tatmin olmuş görünür. Ama şu veya bu nedenle dış
tesir kesildiğinde, ilgisi tüm anlamını yititir ve o kişi umutsuzluğa düşer.
Kendisinin olan, ondan alınamayacak olan ve daima onun olan şey, henüz
mevcut değildir. Ancak bu şey mevcut olmaya başladığında, bu umutsuzluk
dönemlerinin ortadan kalkması mümkündür.
Soru 3: Bay Gurdjieff Enstitüyü deneysel bir şey olarak mı görmektedir? Yani Bay
Gurdjieff’in hedeflerinden biri Enstitü aracılığıyla bazı bilgiler elde etmek
midir? Yoksa yaşamı sırasında zaten tamamlamış olduğu bir sistemi uygulamaya mı
koymaktadır?
Yanıt: Yaşantım sırasında tamamladığım bir sistemi uygulamaya koymak ama aynı
zamanda, başka hedefler de var.
Soru 4: Bay Gurdjieff fiziksel çalışmaya neden bu kadar çok vurgu yapmakta? Bu
vurgu geçici mi yoksa kalıcı mıdır?
Yanıt: Geçici. Ensitüde şimdi toplanmış insanların çoğu için fiziksel çalışma
kaçınılmazdır ama bu, Çalışma’nın toplam planında yalnızca bir dönemdir.
Soru 5: Herhangi türden bir okült olasılığa erişmek, bu “eğitim”in konularından
biri midir?
Yanıt: Hakikat tektir. Daima var oldu ve dünyanın kendisi kadar eskidir.
Çok eski zamanlarda gerçek bir bilgi vardı ama politik ve ekonomik her
türden yaşam koşulu sebebiyle kayboldu ve geriye yalnızca parçaları kaldı. Bu
kalıntıları başka insanlarla birlikte topladım. Onlardan öğrendik ve onları
insanlar, anıtlar, gelenekler, edebiyat, kendi deneylerimiz, kıyaslar vb.
aracılığıyla bulduk.
Soru 6: Bu sistemin kökeni nedir? Bay Gurdjieff bunu şahsen mi elde etmiştir?
Yoksa ona aktarılmış mıdır?
Bay Gurdjieff buna yanıt
vermedi. (Şunu söylemek isterim ki Bay
Gurdjieff’in suskunluğu bu sorudan kaçınmak anlamına gelmiyordu; sorunun başka
biçimde, zaten yanıtlanmış olduğunu hissettiği açıktı.)
Soru 7: Bay Gurdjieff, Fransa’da ne yapmayı ümit ediyor? Batı biliminin değerine
ilişkin fikri nedir? Bay Gurdjieff neden Paris’i seçti?
Yanıt: Paris’i seçtim çünkü Avrupa’nın merkezi ve uzun zamandır Enstitünün
burada şart olduğunu düşünmekteydim. Bunu iki yıl geciktirmiş olmamın tek
nedeni politik koşullardı.
Doğu’nun bana veremediği bilgiyi Batı’dan almak istedim. Doğu’dan teoriyi
aldım, Batı’dan ise pratiği. Doğu’da olan Batı’da yok, Batı’da olan ise Doğu’da
yok. İşte bu nedenle her biri tek başına değer taşımıyor. Birlikte birbirini
tamamlıyor.
Yanıt: Her bir öğrenci, ondan aşağıda durana öğretmendir. Benim gibi ıstırap çekip çalışmayı diledikleri takdirde herkes bana benzer hale gelebilir.
Soru 9: Bay Gurdjieff bu girişiminde yalnız mıdır, yoksa zaten var olan bir grubun bir parçası mıdır?
Yanıt: Yalnız. Yaptığım şeylerin hepsi kişiseldir. Daha önceki kişiler dünyanın dört bir yanına dağıldılar ve onlarla bağlantım koptu.
Soru 10: Bay Gurdjieff’in öğretisi hala mevcut olan tarihi bir okulun bir parçası mıdır? Sahip olduğu bilgi, bir zamanlar bir yönetici kastın malı mıydı? Ve bunu temel alarak kurulmuş herhangi bir uygarlık var mıydı? Örneğin, Hindistan’da Bay Gurdjieff’in fikirlerini uygulamaya koymak isteyen insanların kurduğu bir hükümet var mıydı?
Yanıt: Hükümetinin tamamının, on yıl kadar önce, keşişlerin elinde olduğu Tibet bunun bir örneğiydi. Ama fikirlerimi uygulamaya koyamadılar çünkü öğretimi bilmiyorlardı. Öğretim benimdir. Tüm yolculuklarım boyunca topladığım kadim hakikatin kanıtları ile kişisel çalışmam aracılığıyla edindiğim bilgiyi birleştirmektedir.
Soru 11: Bay Gurdjieff’in Zorunluluk, Hür İrade ve Ölüm ile ilgili doktrini nedir? İnsanların geneli mi, yoksa sadece bazıları mı ölümsüz olabilirler? Ölümsüzlüğe erişememişlerin başına neler gelecektir? Onlar için tekrardoğuş veya ebedi tekrarlanma diye bir şey söz konusu mudur?
Yanıt: Evet ve hayır: Bir ruh sahibi olan insanlar ölümsüzdür ama herkes ruh
sahibi değildir. Bir insan ruhu olmadan, yalnızca bir ruh edinebilme
olasılığıyla doğar ve bunu ömrü içinde kazanmalıdır.
Bir ruh edinememiş olanlara hiçbir şey olmaz. Yaşarlar ve ölürler. Bireyler
ölür ama atomlar yaşar çünkü dünyada hiçbir şey yaşamayı kesmez.
Ama ölümsüz ruhlar bile farklı aşamalarda var olurlar. Tam ölümsüzlük ise
hayli nadirdir.